FORUMMAXİMUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
FORUMMAXİMUM

OYUN,MÜZİK FİLİM ,PROGRAM DOWNLOAD..
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

METALLİCA TARİHİ

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Yazar Mesaj
Admin
SİTE KURUCUSU
Admin


Yaş : Kayıt tarihi : 12/09/08 Mesaj Sayısı : 356 Nerden :

METALLİCA TARİHİ Vide
MesajKonu: METALLİCA TARİHİ   METALLİCA TARİHİ EmptySalı Eyl. 16, 2008 9:02 pm

Metallica'nın
hikayesi, Lars Ulrich kendi grubunu kurmayı denemeye karar vermesi ile
başlıyor. Lars'ın bu karardan sonra ilk işi yerel bir Los Angeles
gazetesine ilan vermek oldu. Aldığı başvurulardan en ilgi çekicisi ise,
18 yaşındaki lise mezunu ve ateşli bir Black Sabbath hayranı James
Hetfield'dendi. Bir basımevinde çalışıyordu ama gitar çalıyor ve şarkı
da söyleyebiliyordu. LA varoşlarında büyümüştü ve küçük yaşlardan beri
müzikle iç içeydi. Hetfield'in ilk grupları; Leather Charm ve Obsession
gibi okul grupları idi.

Ulrich
bir demo yapmak için bir sürü randevu almıştı ancak ikiliden başka hiç
kimse yoktu. Bunun üzerine bassçıları ve diğer gitarları çalması için
Lloyd Grant adlı zenci bir gitaristle anlaştılar. Demo hazırlığındaki
üç kişi, eski model bir dört kanallı TEAC teypte, 'Hit The Lights'ı
yaptı. Kayıt için yine aynı çevreden Dave Mustaine'i soloları çalması
için ikna ettiler. Garajdaki ortam bu tip kayıt için pek uygun değildi
ancak grup ve özellikle Mustaine, parçayı dinleyeceklerin üzerinde
olumlu bir etki bırakabilmeyi başaracak kadar temiz ve ciddi
çalıştılar.

Bu
yeni çıkan hareketin ne kadar büyüyebileceğini hiç kimse tahmin
etmiyordu. En azından Brian Slagel bile yeni kurduğu şirket Metal Blade
etiketi ile piyasaya çıkardığı Metal Massacre adlı toplama abümü sadece
4500 adet basmıştı.

LA'da
pek fazla duyulmayan bir konserleri İsviçre'li grup Krokus'un ön grubu
olarak çağrılmaları ile oldu. Ancak Krokus son dakikada,
organizasyondan çekilince tek başlarına çaldılar ve böylece gece,
Metallica'nın gecesi haline geldi. Bu konserin ardından bir demo
kaydettiler. Yedi parçadan oluşan demonun adı "No Life Till Leather"
idi. Parçalar ise 'Hit The Lights', 'The Mechanix', 'Motorbreath'
(Motörhead'e bir yollama idi ve onun izinde olduklarını
belirtiyorlardı), 'Seek And Destroy' (geleceğin Metallica
klasiklerinden biri olacaktı, bazen She Can Destroy diye de anıldı),
'Metal Militia', 'Jump In The Fire', 'Phantom Lord' idi.

Bu
arada demoda çalan bass'çı Ron McGovney, gruba yeterince önem vermez
olmuştu. Artık sahnede sık sık dalıp gidiyordu. Hetfield ve Ulrich,
bassçı olarak kadroya San Fancisco çıkışlı grup Truma'nın mükemmel
basçısı Cliff Burton'ı katmaya karar verdiler. Burton, Truma'dan
ayrıldı ve Metallica ile stüdyo haline getirdikleri bir garajda
provalara başladı.

Grup
ilk albümünü kaydetmek istiyordu ancak grubun büyüyebilmesi için
gerekli olan mali kayak kısa vadede bulunabilecek gibi değildi ve
Johnny Zazula ile anlaştılar.

Grupta
eleman problemi yine baş gösterdi. Mustaine alkol proplemi yüzünden
kendi başını yakmıştı ve diğerlerinin gözünde ayak bağı konumuna
gelmişti. Birkaç bira kasasının üzerinde sorunun tartışılmasının
ardından, Hetfield sarhoş gitaristi diğerleri ile aldıkları karar
gereği, bir saat içinde eşyalarını toplayıp gitmesini söyledi. Solo
gitarist boşluğunu grup San Francisco'lu speed metal grubu olan
Exodus'ta çalan Kirk Hammett ile doldurdular. Hammett'in çalışında Avrupa tarzı yoğundu, melodik, hızlı, saldırgan ve teknikti.

Ve
sonuda Zazula, grubu Mayıs ayında New York'un kuzeyindeki Rochester'da
bulunan Music America Recording Stüdyolarına soktu. Grup, altı haftada
albümü kaydetti. Kapakta, kan gölünün içinde duran bir balyoz vardı ve
grubun ilk albümü "Kill 'Em All" 1983 Temmuzunda piyasaya çıktı. Basın
ve eleştirmenlerin bazıları, tarzın çok değersiz bir örneği olarak
baktı ama mutlaka bir tepki aldı. Albümün ruhu, inanılmaz süratinde ve
durdurulamayan gücündeydi. Çoğu parça "No Life" demosundan alınmıştı
ama yeniden uyarlanmış ve güç katılmıştı içlerine.

"Kill
'Em All" 7,000 adet satmış ve bu da oldukça iyi bir rakamdı. Metal
Forces gibi dergilerde 1983'e ait bütün ödülleri silip süpürmeye
başlamışlardı. En iyi grup seçildiler. "Kill 'Em All" ile en iyi albüm
ödülünü aldılar. Kirk Hammett, en iyi gitarist ödülünü aldı. Albümden
çıkan ilk 45'lik 'Jump In The Fire' oldu.

İsviçre,
Zürih'teki Volkshaus'da, Ocak 1984'te verdikleri ilk yabancı ülke
konseri, Venom'un Seven Dates Of Hell turnesinde açılış grubu olarak
çalmaları ile gerçekleşti. Seven Dates Of Hell turnesinin sonunda,
turneyi izleyen herkesin paylaştığı ortak görüş, Metallica'nın, as grup
olan Venom'ı ezdiği idi. Bunun nedeni, Venom'un yaptığı albümlerle
trash geleneğinin öncüsü olmasına rağmen, sahnede profesyonel ve
başarılı bir performans kalitesine ulaşamamış olması idi.

"Ride
The Lightning", Avrupa'da Music For Nations etiketi ile 27 Temmuz
1984'te piyasaya çıktı ve İngiltere albümler listesine, ertesi ay 87
numaradan girdi. Albüm'de kadro Hetfield, Burton, Hammett ve Ulrich'ti.
Amerika'da ise, Megaforce etiketi ile raflara girdi ve Johnny Z'nin
deyimi ile 'doğdu'. Ancak albümün mix'i yine aceleye gelmişti.
Metallica, ikinci albümü ile 'Yok Satmak' deyimiyle hemen tanıştı.
Açılış parçası 'Fight Fire With Fire', 'Trapped Under Ice' ve Creping
Death, yakıcı bir süratle, grubun temiz bir şekilde yeteneklerini
sergileyebileceklerini ispat ediyordu.

"Ride
The Lightning", Amerika'da 75.000 sattı. Bu indie bir şirket için
rastlanmamış bir şeydi, inanılmazdı. Elektra, "Ride The Lightning"i
Amerika'da yeniden piyasaya sürmek için paketlerken, Metallica 20
günlük bir tanıtım turnesi için Avrupa'ya geçti. Music For Nations,
'Creeping Death'i 23 Kasım'da EP olarak piyasaya sürdü. Metallica 17
Ağustos 85'te Leicestershire'daki Castle Donington'da yapılacak olan
altıncı Monsters Of Rock festivaline hazırlanmak için İngiltere'ye
uçtu. Amerika'da barlarda verdikleri konserlerdeki kalabalığa alışmış
grup, ilk kez 50.000 kişilik bir seyircinin karşısına çıkacaktı.
Donington konseri, onların basit bir trash grubu ve küçük işlere uygun
oldukları yolundaki iddiaların zincirini kırdı ve Metallica, kendini
kalabalığa kabul ettirdi. Çok olumlu tepki aldılar.

Eylül'den
26 Aralık'a kadar, üzerinde çalıştıkları 8 parça ile oluşturdukları
"Master Of Puppets" Şubat 1986'da piyasaya çıktı. Metallica; "Master Of
Puppets" ile metal akımının merkezine biraz daha yakınlaşmıştı ve
eleştirilere göre bu albüm, Metallica'nın thrash eğiliminin tabutuna
çakılan son çiviydi. "Master Of Puppets"ın piyasaya çıkışı,
Metallica'nın bir indie grubu olarak geçirdiği günlerle olan son
bağlarını da koparıyordu. Music For Nations ile olan kontratları,
albümün çıkışı ile yenilenmişti ve Q-Prime herşeyini daha büyük
hesaplara göre düzenlemişti bile. "Master Of Puppets", Amerika'da,
Michael Wagener tarafından yeniden mix'lenince, o güne kadar yaptıkları
en iyi çalışma haline getirilmiş oldu. Hem listelere 41 numaradan
girdiği İngiltere'de, hem de ilk otuz içinde yeraldığı Amerika'da altın
plak kazandı. Albümde Orion isminde enstrumental mükemmel bir parça
vardı.

Bu arada, 26 Temmuz'da Hetfield, Indiana, Evansville'deki konser öncesi kaykaydan düşüp bilğini kırdı.
Tüm
aksilikler bir yana, grubun başarısı günden güne artıyordu.
Amerika'daki etkileyici permormansı ile Master Of Puppets'ın satışı
500.000'i geçmişti. Gerçi Amerika'da hala glam akımı hakimdi. Fakat
Metallica önderliğinde, Antrax, Slayer ve Megadeth gibi metal'in daha
sert grupları, pazarda ciddi bir pay kapmaya başlamışlardı.

10
Eylül'de grup yenide yollara düştü. Eski dostları Antrax'la birlikte
başladıkları Avrupa turnesine Newcastle, Birmingham ve Londra'da devam
ettiler. Ancak 21 Eylül'deki Hammersmith Odeon konseri, Metallica'nın
bu kadrosu ile İngiltere'de verdiği son konseri olacaktı.

İngiltere
turnesinin zaferi henüz tazeyken Metallica, İskandinavya'ya yönelmişti.
Lars'ın şehri Kopenhag'a giderlerken, tur otobüsleri, küçük bir
Danimarka kasabası olan Ljungby yakınlarında, buzlanan yolda kaymış ve
şarampole yuvarlanmıştı. Otobüstekilerin çoğu hafif yaralar, ezik ve
sıyrıklarla kurtulurken Cliff Burton, henüz 24 yaşındayken, orada
ölmüştü.

İlk
tepkileri şu olmuştu: Devam etmeye gerek kalmadı. Çünkü ekip bozuldu,
büyü dağıldı. Sonunda Metallica yola devam kararı aldı. Led Zeppelin'in
aksine, Metallica 'Cliff de olsa böyle olmasını isterdi' gürültüleri
arasında yenide işe koyuldu. Katıksız bir çıkarcılıkla çalışan
menajerler Mensch ve Burnstein'ın baskıları ile turnenin geri kalanı
yeniden düzenlendi ve Cliff'in zamansız ölümü bir kenara atılıverdi.

Bu
ölüm bir kazaydı ancak Mensch ve Burnstein, bu tip rock trajedilerine
hiç de yabancı değillerdi. AC/DC ve Def Leppard grupları da Q-Prime 'ın
şemsiyesi altındaydı ve şirket, bu olaylarla parasına para katmıştı.

Metallica,
Flotsam & Jetsam'ın genç basçısı ve büyük bir Metallica hayranı
Jason Newsted'i kadrosuna katmıştı. Newsted, aslında grubun basçısı
olmasının ötesinde, besteci, sözcü ve menajer gibi çalışarak gruba
liderlik de yapıyordu fakat Metallica ile, içinde bulunduğu indie
ortamdan, daha elit ve daha ticari duruma yükselme şansını yakaladığını
hissediyordu ve bu kaçırılacak bir fırsat değildi.

Amerika'da
bir seri provadan sonra Newsted, Metallica ile ilk konserine Japonya'da
çıktı. Öte yandan, 15 Kasım'da Tokyo'daki bu konser, grubun da
Japonya'daki ilk konseri idi. Metal Church ile birlikte çalmak üzere
Amerika'ya döndüler. Bu konserler Jason Newsted için bir sınav
olacaktı. Çünkü Amerika'da, Metallica'nın en tanınan ve sevilen elemanı
Cliff'di. Fakat gelen eleştriler olumlu oldu. Bazı eleştirmenler için
ise Cliff'siz bir Metallica, artık eskisi ile aynı değildi. O, grubun
kendine özgü niteliklerin; özgür ruhun, soytarılığın, ğlenclik yanının
ta kendisi idi.

Hollanda'da
Zwolle'deki Aardshock Festivali'nde çaldılar. Aslıda grubun repertuarı,
bir önceki yıl Master Of Puppets turnesindeki repertuarın aynısı idi.
Bu repertuardaki tek fark , yeni basçı Newsted'in bass solosu idi (çoğu
eleştirmenin gözünde, bu yapılmaması gereken bir yanlıştı, özellikle de
Cliff'in anısı henüz çok tazeyken). Anthrax, Metal Church, Laaz Rockit
ve Crimson Glory elemanları da, bu solo karşısında tepki göstermişler
ve Metallica'ya daha mesafeli durmaya bşlamışlardı. Avrupa'da ise
Q-Prime yayın hakkını MFN'dan Phonogram'a geçirdi.

"The
$5.98 EP- Garage Days Re-Revisited", Lars'ın yeni yaptırdığı, ses
izolasyonlu garajında, Temmuz ayında kaydedildi. Phonogram, Ağustos
ayında cover parçalardan oluşan EP'yi yayınladı ve hem Amerika'da hem
de İngiltere'de ilk 30'a girdi. EP, gruptan bu tip bir çalışma
beklemeyen sadık hayranlar için tam bir şaşkınlık olmuştu.

Castle
Donington, grubun Jason Newsted ile gerçek anlamda ilk İngiltere
konseriydi aynı zamanda. Grup vasat bir performans göstermişti, bazı
eleştirmenlere göre bu durum, bu dört elemanın hiçbirinin iyi müzisyen
olmamalarından kaynaklanıyordu. Jason, Cliff Burton'ın gölgesinde
kalmıştı, gruba uyumu yoktu ve çalışı kendinden emin değildi. İki
gitaristin uyumları ve becerileri de pek içaçıcı değildi. Ve Lars'ın
vuruş zamanlaması hep kayıyordu, fotoğrafçılara poz vermeyi, davul
çalmaktan daha çok önemsiyordu. Grup, daha sonra Donington'daki
performanslarının kötü olduğuu kabul etmişti. Onların savunmasına göre
tekni sorun yaşamışlardı çünkü sahne headline gruplara göre
ayarlanmıştı, ön gruplar hiç düşünülmemişti.

Monsters
Of Rock turnesinin ardından ABD'ye dönen Metallica, sonunda ilgisini
yeni bir albüme yöneltebildi. Bu albüm, Jason Newsted'le ilk albümleri
olacaktı ve Newsted, gruba gireli neredeyse bir yıl olmuştu. Kasım ayı
ile Aralık'ın başlarını yeni parçalar yazarak geçirdiler.

"The
$19.98 Home Video - Cliff'em All", korsan tarzda hazırlanmış bir formda
piyasaya çıktı. Cliff'in anısına hazırlanan bu kaset, önce Aralık
ayında ABD'de yayınlandı ve bir anda 90.000 adet satıldı. Ardından
Nisan ayında da Avrupa'da piyasaya verildi. Bu video MTV çağındaki
gösterişli video clip yapmaları yönündeki baskıları reddetmelerinin
sonucunda ortaya çıkmıştı.

Garage
Days EP'si ve Cliff'Em All videosu ile az parayla büyük atılımlar
yaptılar, fakat protesto ettikleri bazı kurum ve kuralların da tam
ortasında buluverdiler kendilerini. Banka hesapları,avukatlar, iş
menajerleri vs. gibi...

"...And
Justice For All" albümünün kaydındaki performanslarından dolayı, bir
kez daha Q-Prime'ın itelemesi sonucu büyük günlerin kapısından
adımlarını attılar ve ABD'de ilk kez gerçekleştirilecek 28 Mayıs'taki
Monsters Of Rock turnesinin kadrosuna katıldılar.

Grubun
işleri ile Lars ilgileniyordu çünkü James hergün Absolut Vodka
şişelerinin yörüngesinde gezinirken, Kirk çizgi romanları, Jason ise
walkman'i ile dış dünyadan kopuyorlardı. Basına demeçler vermenin
ötesind Lars, para kazanmakla çok fazla ilgiliydi, öte yandan Mensch ve
Burnstein gibi paralı heriflerle çalışmaktan mutluydu ve kısa sürede bu
işin kurdu olacağa da benziyordu.

Albümün
mix'ini Steve Thompson ve Michael Barbiero yapmışlardı. Lars ise bu
durumdan, Q-Prime'ın da hoşnut olduğunu tahmin ediyordu çünkü ortaya
farklı yönlere açılan bir sound çıkmaktaydı.

Önce
'Harvester Of Sorrow' 45'liği piyasaya verildi. "...And Justice For
All" ise 8 Eylül 1988'de piyasaya verildi. İngiltere listelerine 17
Eylül'de girdi ve 4 numaraya oturdu. Ancak albümün genel çizgisinden
ötürü sert eleştriler gelmeye başladı. Ticari çekimin yörügesine
girdiği şeklindeki yorumlar sonucu, ilk günlerinden beri grubu
destekleyen hayranları bile, albümü itici buldular.

Fakat
takdirler ve beğeniler, zehirli oklara üstün geldi ve grup yeni dostlar
edinmeye devam ederek, yeşil dolarların büyüsüne kapılıp, thrash
köklerine ihanet ettikleri ithamlarının önünü kesebildi.

Damaged Justice turnesi 24 Eylül günü, Edinburgh Playhouse'da başladı ve İngiliz hayranlar,
grubu en hırslı, en parlak sahne düzenini görme şansını elde ettiler.
İngiltere'den sonra Avrupa'ya, ardından Amerika'ya geçildi. Bu arada;
Metallica tüm hayatı boyunca ilk kez, plak şirketi ile menajerlik
şirketinin baskılarına dayanamadı ve alçakgönüllülükle MTV modasına
uyarak, bir sonraki 45'liğinin video klibinin film çekimlerine başladı.
Grup, kararını One'dan yana kullandı. Video , MTV Headbangers Ball'da
ilk kez yayınlandığında, oldukça yüksek seyredilme oranı yakaladı.
Bunun sonucu parça Amerika'da 35, İngiltere'de ise 13 numaradan listeye
girdi.

Metallica'nın
kodamanlar arasına girişinin kabülü, NARAS organizasyonu tarafından,
grubun Ocak ayında 'En İyi Heavy Metal/Hard Rock' dalında Grammy'e aday
gösterilmesi ile gerçekleşti. Fakat, Metallica aynı zamanda, LA'daki
ödül töreninde, One'ı canlı çalması için de teklif almıştı. Bu da,
yaklaşık 1 milyar izleyiciye TV yoluyla ulaşmak demekti ve herkes
sonucun belli olduğunda hemfikirdi. Sonuç, 22 Şubat'ta Amerika'da TV'de
yayınlandı. Metallica kazanmıştı, fakat sonuç hakkındaki tartışma
haftalar sonra en şiddetli halini aldı.


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://forummaximum.forumdizini.com
Admin
SİTE KURUCUSU
Admin


Yaş : Kayıt tarihi : 12/09/08 Mesaj Sayısı : 356 Nerden :

METALLİCA TARİHİ Vide
MesajKonu: Geri: METALLİCA TARİHİ   METALLİCA TARİHİ EmptySalı Eyl. 16, 2008 9:02 pm

Öte
yandan birçok insan bu gösteride ilk kez bir Heavy Metal grubu izledi
ve zihinlerinde oluşturdukları HM fikrinin yanlış olduğunu gördü.
İnsanlar oradaşeytani bir ayin olacağını, haç yakılıp kurban
kesileceğini bekliyordu.

Lars
ve ekip arkadaşları, 'One'ın Grammy kazanmasının ardından, yine de
mutlu olamadılar çünkü o sırada Amerika turnesi inanılmaz oralarda
masraflar çıkarmaya başlamıştı. Grup, öncenin sürünen, kaybetmenin
eşiğinde gezinen grubu iken, şimdi beş yıldızlı otellerde kalıyor,
limuzinler ve özel uçaklarla geziyordu. Sadece 10 yıl önce yaşanan Punk
devriminin , zengin olup, büyülü bir şekilde hayat standartlarını
değiştirene kadar materyalizmi reddeden liderleri gibi Metallica da
zenginliklerinin kapanında eğleniyor ve savundukları ile çelişiyordu.

Damaged
Justice turnesi Amerika'dan Uzak doğu'ya, Yeni Zelanda'dan Avustralya
ordan Japonya'ya geçtiler. Batı'ya dönen turne, yeşil dolarlarla
dansetmeye başladı bütün yaz boyunca. Güçlü Metallica makinası, 1989'un
sonunda durdu. 18 ay süren gezinin ardından enerjisi ve duygusu
tükenmiş bir hale geldi. Turnenin istatistikleri evin yolunu
gösteriyordu: 250'den fazla konser, 4500 kutu bira, 3000 baget, 1650
set gitar teli ve 750 set bass gitar teli.

Bu
sıralar grup, sahip olduğu krediyi kullanıyordu fakat eski
hayranlarından gelen sıkı ve sert eleştriler sahnede çalan gruba bakış
açısını da etkiliyordu. Fotoğraf manyağı olan Lars'ın sinirlendirici
bir hal alan herşeye hakim olma durumu giderek daha fazla sevimsiz
bulunuyordu. O kadar ki Wembley konserinde, davul setinin başından
seyirciye hitap etmek için kalkan ve sahnenin önüne gelen Ulrich'i
seyirci yuhalamıştı.

Konser
sonrası Mayfair otelinde bir parti vermişlerdi ve eski eğlence seven
hallerine göre, birer gölge gibi ortalıkta geziniyorlardı. Hetfield,
bira fıçısının yanına çöreklenmişti. Her zamanki favorisi olan votkaya
elini bile sürmemişti. Bu durumu görenler, grubun ciddi ve sıkıcı bir
grup olma yolunda olduğunun işaretlerini almaya başlamışlardı.
Avrupa'dan sonra ABD'deki sürgüne gittiler, daha sonra da Kanada'ya
geçtiler. Bu arada bir sonraki albüm için parçalar da bir araya
geliyordu. Sonbahar'da 12 yeni parça oluşturmuşlardı. One On One
stüdyosuna 6 Ekim'de girebildiler. Bu kez prodüktör olarak çalışmak
için Bob Rock'da karar kılmışlardı.

Bu
arada grubun hayranları, Metallica'nın herşeyi satılık olan sıradan bir
grup haline geleceği kaygısını taşımaya başlamasına rağmen, dünya rock
basını grubu çok daha büyük bir dikkatle izlemeye başladı ve
gözkırpmalarının bile haberini verdi.

Ardından
kayıt sonuçlandı ve 1991'in ilkbaharı boyunca süren mix çalışmasına
başladılar. Hergün ödenen birkaç bin dolar ile albüm hiç de ucuza
gelmiyordu. Sade bir şekilde "Metallica" adı verilen albüm, 12 Ağustos
91'de piyasaya verildi. Metallica'nın o güne kadar yaptığı en ticari
albümdü, gerçi hala korkuç sertti ama artık uçlarda değildi. Beşinci
albümdeki ana fikir, daha sade soundlar oluşturmaktı. Enter Sandman
İngiltere'de 5, Amerika'da 16 numaradan listelere girdi.

Sözleri
açısından ise bu albüm, James Hetfield'in belki de en derin anlamlar
içeren çalışmasıydı. Hassas ve duygusal yapı, önceki somurtkan ve
korkutucu görünüşünün altına ustaca gizlenmişti. Ve 'Nothing Else
Matters' 40 parçadan oluşan yaylı çalgılar ile desteklenmişti, bir aşk
şarkısı idi. Hetfield'in içinde bulunduğu duygu yoğunluğunun aksine
grubun diğer üç elemanı boşanmaya doğru gidiyorlardı albüm kaydı
esnasında.

Albümün
gerçek sınavı, sokaktaki hayranların vereceği tepkiye bağlıydı. Ve
albümde yeralan parçalar, onların beklediklerinden biraz daha
farklıydı. Londra, Hammersmith Odeon ve New York Madison Square
Garden'da, Ağustos ayında, hayranları albümün tanıtım konseri için
birbirlerini yemişlerdi.

Donington'daki konser 17 Ağustos'taydı. Günün kahramanı AC/DC olmuştu, Metallica ise 1987'deki görüntüsünden uzaktı.
Ancak
ilk günlerin ardından, sahneye alışan grubun verdiği görünüm değişti.
Rahatlamışlar ve işlerine konsantre olmuşlardı. Hetfield, Hammett ve
Newsted kuliste konukları ve eski dostaları şakalaşıyor ve
eğleniyorlardı. Bu arada Ulrich, kendi soyunma odasında son dakikaya
kadar oturuyor, daha sonra havlularla örtünmüş ve dev yapılı korumalar
ordusu tarafından çevrelenmiş bir halde sahneye gidiyordu. Hiçkimse
onunla konuşamıyor ve hatta yaklaşamıyordu bile. Grubun yol ekibindeki
elemanlar dahi, bu esnada ona ulaşamıyor ve konuşamıyorlardı ve bu
durum Lars'ın egosunu, artık kontrol altında tutamadığı şeklinde
yorumlanıyordu.

Bu
arada albümün Billboard listesine 1 numaradangirdiği haberleri gruba
ulaşmıştı. Bu da grubun diğer albümlerinin satışlarının artması
demekti. Amerika turnesi en sonunda sonbaharda başladı ve grubun yeni
sahnesi ve repertuarı 12 Ekim'de Kaliforniya, Oakland Stadyumunda ilk
kez hayranlarının karşısına çıktı. Turnenin Amerika ayağında seyirci,
grubun Mustaine'li garaj günlerinden, Cliff Burton'a kadar her
ayrıntıyı içeren, kısa tarihi yansıtan 30 dakikalık bir video filmin
gösterimi ile ısınıyordu. Fakat tutucu hayranları grubun bu yeni
durumunu kabullenmiyorlardı.

Grup
artık ekipmanları taşıyan 12 kamyon, 6 otobüs ve 60 kişinin üzerinde
bir ekiple dolaşıyordu. Stadyum konserleri ve muhteşem tiyatral
gösterilerle grup artık, asi kişiliğinden, iyi cilalanmış bir para
makinasına dönüşmüştü. Altın yumurtlayan bir tavuktular ve tutucu
hayranları, işte bunu kabullenemiyorlardı.

1991'in
sonunda Metallica, bütün dergilerde okuyucunun oylarını almayı başardı
ve ödülleri silip süpürdü. 'Noting Else Matters'ın tanıtım videosunun
MTV'de yayınlanması ile parça Amerika'da 36, İngiltere'de 6 numaraya
oturmuştu Mayıs ayı içinde.

Dünya
turnesinin ardından dörtlü, içinde İstanbul konserinin de yeraldığı
turnenin hem ses hem de video kayıtlarından seçip sonuçta 3 CD'den
oluşan Binge&Purge toplama konser albümü ile iki video kasetten
oluşan konser kayıtları 93'ün sonlarında piyasaya çıktı.

Bu
arada birçok ünlü heavy metal grubu, kendi orijinal çizgilerine ve
geleneksel heavy metal kalıplarına geri dönüş içindeyken Metallica
bunun tam tersini yapıyor, yeni arayışlara doğru yelken açıyordu.

San
Francisco'nun güneyindeki Sausalito'da bulunan stüdyolarında,
istedikleri gibi çalışıyorlardı. Ağustos '95'te kayıt işlemlerine
başladılar. Öte yandan stüdyonun kendilerine ait olması da rahatlatıcı
bir unsurdu. 95 Ekim'inde toplam 20 parça hazırladılar ve demo haline
getirdiler. Albümün prodüktörlüğünü bir öncekinde de birlikte
çalıştıkları Bob Rock yapıyordu.

Beş
yıllık uzun bir aradan sonra 6 Haziran sabahı yeni albümleri olan
"Load"u çıkaran Metallica, hayranlarını hayal kırıklığına uğrattı.
Stil, imaj, logo; kısaca Metallica'yla ilgili eski olan herşey
değişmişti.

Albüm
sonrası yapılan eleştrilerin odak noktası Metallica'nın daha doğrusu
tüm metal dünyasına sırt çevirdiği yönündeydi. Ne yazık ki 5 yıl
beklememize değmedi yeni albüm. Load albümünün çıkışıyla Metallica'yı
ikiye ayırabiliriz: Eski Metallika ve Yeni Metallica. Yeni Metallica
artık yalnızca yeşil dolarları düşünüyordu. Yedi-sekiz yıl önce
gerçekten bir metal grubuydular, ama bunun yanında "Metallica" albümü
ile başladıkları bir değişim gerçeği de vardı. Ve bu değişim de "Load"
albümüyle tamamlanmış oldu. Bu albüm hala sertti fakat artık içinde ruh
yoktu. "Load"un çıkışından kısa bir süre sonra, Ağustos başında
Lollapa-looza'96 turnesine katılan grup diğer konserlerinin aksine
bekledikleri ilgiyi göremedi. Bunda yeni albümlerinin hayranlarını
hayal kırıklığına uğratmasının etkisi büyüktü. 'Until It Sleeps' ve
'Mama Said' isimli parçalar göze batsa bile albümün genelinde kendini
öne çıkaran parça yoktu.

Kasım
1997 de çıkan "Reload" albümü ise "Load" albümünün peşinde bir devamı
gibi. Albümde öne çıkan parçalar 'The Memory Remains' ve 'Devil's
DanCe'. Artık grubun dinleyicisi ciddi olarak küstü ve Metallica yeni
ve daha genç bir dinleyici kitlesine sahip oldu.
Metallica'nın
sonraki albümü "Garage Inc." 23 Kasım'98'de piyasaya sürüldü. Double
albümde grubun eski ve yeni 27 cover parçası bulunuyor. Grup albüm
tanıtım turnesi kapsamında Haziran ayında Türkiye'de bir konser verdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://forummaximum.forumdizini.com

METALLİCA TARİHİ

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
FORUMMAXİMUM :: MUZİK ŞARKI SÖZLERİ V.S. :: ROCK,METAL :: METAL :: METALİCA -